
Ve işte gözlerine bakarken yabancıyım… Hafızasını kaybetmiş bir insan olmak için uğraşıyorum. Artık sana uzaklık kadar yakınım. Her köşe başına bir kuşku bıraktım. Sıyrıldım artık paranoyaklıktan. Kuşkular sokağından ayrılıyorum artık. Yanıma kuşkularımı almadan, yeni bir hayat için göç ediyorum. Semtin adını dahi unutturmak istiyorum belleğime. Beynime emirler yağdırıyorum unutsun diye. Anılar sıralanmış ve veda zamanı… Veda etmeyi sevmediğimi biliyorlar oysaki. Yine de veda etmeliyim onlarla. Tatlı ve huysuz komşularım benim… Arada bir misafir olur çaylarını içer sohbet ederdim. Beni mazi denizinde bitmesini istemediğim bir gezintiye çıkarırlardı. Bir çay kadar sıcaktı sohbetleri. Hatırları büyük ben de. Neyse ki vedalaşmayı gözlerim kuru atlatabildim. “Keşke Sokağı”nı geçiyorum, yeni adresime ümit yelkenlerimi şişirerek gidiyorum nereye gittiğimi bilmeksizin. “Korku Sokağı”na da bir selam çakıyorum. Bir zamanlar orada da kalmıştım. Yolculuğum fazla da uzun sürmedi. Yola şimdiye kadar hiç şişmemiş şimdi de yoksulluğumu hatırlatan bir cüzdanla çıkmıştım. Param buraya kadar getirdi. Sevda Sokağı… Hüzün Sokağı… Derken işte Yalnızlar Sokağı… Sokak biraz tenha gibi… Karşılaştıklarım da pek somurtkan. Hiç gülenini görmedim. Bana galiba yine geceler ve kitaplarım yarenlik edecek. İyi ki hırkamı almışım. Pek rutubetli bir yer burası. Soğuk korkutuyor beni. Yalnız yaşamak ne de zor imiş.
Yorumlar
Yorum Gönder