Ana içeriğe atla

Sözlerin Ağırlığı Vücutta Kaç Kilo?

Merhabalar, umarım bir önceki yazı çok karmaşık gelmemiştir. Yazı yazdıktan sonra düzenlemek için geri dönmüyor oluşum biraz kronikleşti. Belki zihnimin duyurduğu bir şeyler vardır. Kendi hatamı aramak, anlam kaybımı bulmak hoşuma gitmeyen bir şey. Gelişmenin önünde kendilik sorunu diyebiliriz. Bu yazıda ise biraz taşıdığımız duyguların bize nekadar yük olabileceğine bakacağız. Beni tanıyanlarınız duygulara daha fazla önem verdiğimi bilir. Bu yazı da duyguların güzellemesi olacak.
Vücudun kendi sağlığını korumak gibi yetisi varken bunu her zaman da başaramadığına şahit oluruz. O ân için aşırı gelen bir üzüntü duygusunu zihin, daha sonra yaşamak üzere bastırabilir. Burada biraz kar-zarar kıyası yapar. Her seçim aslında bir şeyden vazgeçmektir yasasına göre de hareket ederek bir duygunun yaşanmasını da engelemiş olur. Terapi ortamında işte bu duyguların ameliyatı yapılır. Yara açılır, temizlenir ve kapatılır, hasta iyileşme sürecine geçer. Sosyal çevremizde "insan derdini anlatarak nasıl iyileşir" gibi sözler duyulmaktadır. Çoğunlukle terapi ortamını deneyimlememiş, televizyon dizilerinin verdiği terapi şemasıyla tahayyül edenler bu tarz sözler söyleyebiliyor. Gerçek bunun tam tersidir. İnsanlar yaşayamadıkları duyguları, yaşamak istedikleri duyguları ortaya çıkarmak ve şifalanmak için terapiye gelir. Çünkü görünenlerden ziyade görünmeyen süreçler insanın ruh sağlığını yönetir. Bunu ortaya çıkarmak, görünür hale getirmek ve değişimi sağlamak profesyonel bir yardımla mümkündür. Terapi seaslarında çokça şahit olduğumuz bir şey, sözlerin ifade edilmesinin, daha doğrusu duyguların ifade edilmesinin çok zor olduğudur. Terapi ortamında söylenemeyen sözlerin nereye biriktiği sorulur. Genellikle göğüş bölgesinde, boğaz bölgesinde, sırt bölgesinde ve bacak bölgesinde cevabı alınır. Sözlerin bedenin neresinde birikmiş olması ayrı bir anlam taşır. Bu kadar yoğunlaşmış duyguların ifadesi, sahnenin tamamlanması bireyde bir "hafifleme" hissi getirir. Birikmiş kelimelerin, cümlelerin ağırlığı sizin için anlamlarına göre değişir. Her anlam aslında bir duygunun yansımasıdır. Yapılan bir araştırmada bireyin gerginliğini kendinden üçüncü tekil şahıs gibi bahsederek sesli konuşmasının terapötik etki yarattığını ifade eder. Annelerimizin ev işleri yaparken sesli sesli söylenmesinin bilimsel kanıtıdır yani. Burada orijinal olan şey; beynin, zihnin bireyin ruh sağlığını korumak için bilinçdışı olarak bu mantıksız! şeyleri yaptırmasıdır. EMDR (göz hareketleriyle duyarsızlaştırma) terapisinde relaksasyon (rahatlama-gevşeme) çalışmalarında 3 kez bacak üst iç kısma-uyluklara 3 kez de kolların kelebek şeklinde kapatılarak omuz başlarına vurulması söylenir. Bizim kültürümüzde kayıp yaşayan birini görürseniz döğündüğüne şahit olursunuz. İşte size EMDR terapinin anlattığı rahatlama hareketleri. Uyluk ve omuz başlarına bulunan sinirlere vurulması beyne "iyi ol, kendine gel" uyarısı gönderir. İşin orijinal tarafı bunların bizim için olağandışı bir şey olmaması ve bedenin sağılığı ile ruh sağlığının ne kadar bütünleşik olduğudur. Umarım yazı ilginizi çekmiştir. Yorumlar ve katkılarınızı alt kısımdaki kutucuğa yazabilirsiniz. Hoşçakalın.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Penzberg Günlüğü

Uzun bir aradan sonra tekrardan merhabalar. Bugün sizlere daha önceden kaleme almadığım bir türde yazı paylaşacağım; gezi notları. Ara tatilde Almanya'nın güneyine kısa bir gezi yaptım. Gezide gördüklerimi, gözlemlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Umarım zihninizde güzel bir yolculuk olur. "İnsanlara gemi yaptırmanın yolu onlara marangozluk öğretip görev vermek değil, engin denizlerin özlemini aşılamaktır". Saint Exupery Yolculuğum Sivas'tan İstanbul'a uçak seyahtiyle başladı. Yeni yapılan İstanbul Havalimanı inanılmaz derecede büyük ve içerisi alışveriş merkezlerinin bulunduğu kocaman bir çarşı... Her milletten insanla karşılaşıyorsunuz. Değişik bir iklime sahip. İnsan seli deamlı bir yerden bir yere yürüyor. Dinlenme sayılacak bir bekleyişten sonra Münih uçağına geçtik. Bizim uçak D11 kapısındaydı. D harfinde toplam 17 kapı var. Diğer kalan harfleri de çarpıp toplarsanız kasttetiğim havalimanının büyüklüğünü tahayyül edebilirsiniz. Münih uçağından aklımda kal...

Innsbruck Günlüğü 1. Bölüm (Şehir)

Gezi yazısının ikinci kısmından merhabalar. Bu yazıda size Avusturya'nın Innsbruck şehrini anlatmak istiyorum. Inns nehri yanında bulunan şehrin, isminin ikinci kısmı köprü anlamına geliyor. Innsbruck'u beni akrabam sevgili Zekiye BALDIK gezdirdi. Yol boyu şahane sohbeti ve şehirlere ait fantastik bilgileri sayesinde çok güzel bir gezi oldu. Almanya'dan Alp Dağlarını aşınca hemen Avusturya'ya geçmiş oluyorsunuz. Büyüleyici göl manzaraları, dağ manzaraları ve tarihi birçok mekanı görme şansım oldu. Gittiğimizde hava kapalıydı. Normalde bu mevsimde haftalar süren kapalı havaya ben bir gün denk gelmiş oldum. Benim için farklı bir fırsat kapısı oldu; Swarovski müzesi ve Schloss Ambras'ı (Ambras Kalesi) gezme şansım oldu. Ki çocukluk hayalimdir müze gezmek. Beni çok büyüler. Tabi bu iki müzenin dışında şehir merkezini de turladık. Bir binanın çok ilginç bir yanı varmış, gözlerimiz büyülendi, The Golden Roof (Altın Çatı). Binanın bir kısmında bulunan çatı, saf altından ya...

Gerçekten Duygu

Uzunca bir süreden sonra merhabalar. Umarım geçen süre içinde güzel vakit geçirmişsinizdir. Bu yazıda yaşam ve gerçeklik üzerine bir şeyler yazmak istiyorum. Tabi ki olmazsa olmazım duygular üzerinden bahsedeceğim. Son zamanlarda zihnimi işgal düşünce; "yaşam, gerçekliğe ulaşma, gerçekliği yaşama savaşıdır". Duyguların ve mantığın arasında gidip gelirken en fazla eğilimin mantıklı davranma, yaşama üzerine olduğunu görüyorum. Mantıktan kaideler, mantıktan planlar kuruluyor ama dışarıdan bakıldığında da her şey mantıksız görünüyor. Birçok felsefe, psikoloji ve psikiyatri ekolü algı üzerinde dönüp dolanıyor. Felsefe algıladığımız dünyanın gerçek olup olmadığıyla tartışırken, psikoloji bilimi algıları kabul edip yönetilebileceğini açıklamaya çalışıyor. Nöroloji ekolleri de algının nöral ağları üzerinde deneylerle ispat peşinde. Üç görüşü de eleştiriyor değilim. Üçünden de beslenildiğinde gayet sağlıklı bir sonuca gidilebilir. Gerçekliği algılamamızı engelleyen bir şeyler var; duy...