Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Temmuz, 2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Aynalanan Ben mi?

Merhabalar, bugün ki yazı biraz farklı bir konuda olacak ama temelde ilişkilerimizi irdelemiş olacağız. Son yıllarda nöropsikolojinin gelişimi ile ayna nöronları çokça işitir olduk. Bu nöronların keşfi bizi çocuk yetiştirme konusunda yeni yaklaşımlara götürdü. Yeni bakış açıları kara pedagoji gibi kavramları da ortaya çıkardı. Yani çocuk eğitiminde ödül ve ceza kullanımının gerçekten sağlıklı olup olmadığına bakıldı ve sağlıklsız olduğu sonucuna varıldı. Dünya savaşları sonrası buhranların en azından barınma ve yiyecek ihtiyaçlarının karşılanması bizim neslimiz için ruhsal boyutlara bakabilme alanı sağlamıştır. Aslında savaş sonrası ruh bilimi teorileri hızla artmış, farklı farklı görüşler ortaya çıkmış, kimisi popüler olup aralardan sivrilmiş olabilir ancak ontoloji kaygısı hiçbir zaman hızını kesmemiştir. Bizim de nesil olarak karşılaşacağımız çok konu var. "Ben" olabilme kaygısı, hayatı anlamlı yaşama, tüketmekten üretime geçme, konfor alanından yaratıcılığa geçebilme gib...

Korkunun Anlamladırılması

Herkese merhabalar. Umarım kendiniz gibi hisstetiğiniz bir gün yaşıyorsunuzdur. Umarım bir şeylere yetişme telaşı, hayıflanmalar, sitemkarların sözünü duymamak adına yapılan zoraki işlerden uzaksınızdır. Taşımak istediklerimizle, taşımak zorunda olduklarımız arasında ruh sağlığımızın dalgalandığı şu günlerde size ümit verecek bir yazı yazmak istiyorum. Bir önceki yazıda kaybetme korkusu ile kaybetme acısı arasında oluşabilecek anlam farkına bakmaya çalıştım. Beynin; ruh sağlığı, beden sağlığı sistemini ayakta tutmak için bazen bazı duyguları yaşamadığı, birinin diğerini saklayabildiğinden bahsetmiştim. Duygu üzerine yoğunlaşıldığında aslında sadece önde yer alan, görünür olan duyguların arkasında da yöneten, saklanan duygular olabildiğini anlatmaya çalışmıştım. Bu yazı da ise, korkularla yüzleşme konusuna biraz daha eğilmek istiyorum. Şu unutulmamalıdır ki bir reçeteden ziyade konunun etrafında biraz gezineceğiz. Korkularla yüzleşmek için öncelikli olan korkulan şeyin tam olarak ne o...

Kaybetmek Korkusu- Kaybetmek Acısı Dilemması

Merhabalar herkese. Geçenlerde "Büyü Dükkanı" adlı bir kitap okudum. Yazarı bir psikodramatist olan Yeşim TÜRKÖZ. Mutlaka edinip okumanızı tavsiye ederim. Duyguları konuşmak, arzularımızın köklerinin neler olduğunu görmek açısından güzel bir kaynak. Zaten psikodrama gibi büyüleyici bir terapi ekolünde yer alan bir tekniktir, büyü dükkanı. Lider büyü dükkanının sahibi rolündedir, danışanlar ise oradan bir şeyler satın almak isteyen kişiler. Her alışverişte olduğu gibi istediğiniz şeyin karşılığında bir bedel ödersiniz lidere. İşte bu noktada sınırsız diyebileceğim istek karşısında liderin neler isteyebileceği merak uyandırıyor. büyü dükkanından hırs almak isteyen karşılığında mutluluğu vermek zorunda kalabiliyor. Psikodrama öyle bir ekol, felsefe, kuram ki herkes daima bir şeyler öğreniyor. Satıcının da bu kitap da öğrendiği şeylere şahit oluyorsunuz. Ben psikodramanın büyülü dünyasını biraz koklamak için çok güzel bir kitap, mutlaka edinin. Evet, şimdi sizlere kitapta dikkat...

Tanımlanmayanın Keşfi

Herkese güzel bir Temmuz gününden merhabalar. Bugün sizlerle kontrolün ve planının dışında, belki sizi tedirgin edecek bir açıklıkta bir konudan bahsetmek istiyorum. Tanıdığım, sevidiğim biri bu tarz konuşmalara "Çıkışları yakmak" deyimini kullanır. Belki ibraz aklımız karışacak belki biraz netleşeceğiz belki de çıkışları yakacağız. Küçük bir yerleşim yerinde doğmuş oranın kültürüyle kültürlenmiş bir olarak yeniyle karşılaşmak içinde biraz korkuyu barındıran bir şey olarak karşıma çıkardı. Tanımlayamadığım ya da adını rahatça koyamadığım şeyler tedirginlik yaratır, mecburen bir mesafa açma isteği getirirdi. Bunu yazarken düşünüyorum; belki de tam tersi bir korku büyük şehirlerde yaşayanlarda da gelişiyor olabilir. Bunu düşünmeyi de size bırakıyorum. Bir şeyin tanımını daha önce yapılmış tanımlara sığdırabiliyorsanız bu büyük bir konfor. Üzerinde herhangi bir efor harcamazsınız. Birisinin Kayserili olması sizin için bir şema uyandırıyorsa, o şemayla devam etmek kolay olanıdır...

Değer Üretmeden Değerlilik Sorunsalı

Merhabalar, Güzel bir yaz gününde sizlerle buluşmak çok keyifli. Umarım havanın tadını çıkarıyorsunuzdur. Bugün sizlerle paylaşmak istediğim kavram değer ve değersizlik olacak. Değerli olmak diye bir şey var mı ya da değeri gerçekten biz üretebiliyor muyuz? gibi sorularla kafamızı biraz karıştırıp belki de sağlıklı olan nedire bakabiliriz diye ümit ediyorum. Değerin ontolojik bir kavram olduğunu düşünürüm hep. Anlam arayışında sanki biraz bize destek veren bir kavram. Kendi adıma konuşacak olursam anlamın peşinden koşmayı seven birisiyim. Bir şeyleri yerli yerine oturtmak benim için bitmek tükenmez bir arayış. Bunun her daim mutlulukla yapılan bir şey olmadığını hemen eklemeliyim. Herkes bilir ki acının, hüznün de kendine has kallavi bir anlamı, değeri vardır. Yaşadığım hayatı düşünüp, gözlem yapmaya çalıştığımda bazı temel değerlerin değersizleştirildiğini görüyorum. Bireysel değerler sanki çok tehlikeliymiş gibi algı var. Sosyal hataya tutunma çabamız var belki b,r yere kadar olma...

Cesaretin -e Hali

Yeni ferah bir günden merhabalar. Malumunuz havalar epey sıcak gidiyordu ancak yağmurun yağması bizi epey serinletti. Toprak kokusu diye bildiğimiz ozon kokusununu ciğerlerimize çekmek çok iyi geldi. Bu yazıda size farklı bir bakış açısıyla bakış açımı aktarıp bazı kavramların netleşmesini sağlayabilirim diye umuyorum. En çok üzerinde duracağım kavram "cesaret" olacak. Biraz nesiller arasında da fark yaratan ama tam olarak anlamını yaşabildiğimiz bir şey mi ya da kimde daha fazla merak ettiğmiz bir kavram. Efendim cesaretle işe girişmek, kendimizi cesaretle korumak, cesaretle kendimizi ifade etmek, bir topluluk içinde yer edinmek bizim sosyal rollerimiz ve başat rol olan kendilik rolümüz için çok önemli sorunlardır. Bu kazanımları sağlamak için cesareti nereden edineceğimiz de bizim için önemli bir soru. Belki ayrıt edici olan sosyal rolleri ve kendilik rolümünü ne kadar sağlıklı yaşattığı cesaret için temel olabilir. Yeni nesillerle çalışan biri olarak görüyorum ki cesare...

İnancı An'lamak

Bugün sizlerle hayatı anlamak, anlayamamak ya da nasıl algıladığımızla ilgili sohbet etmek istiyorum. Bildiklerim, düşündüklerim hatta yoğunlaştıklarım geleceğe attığım tohumlardan başka bir şey değildir. Her sene kendime bir şeyler eklemekle ilgili bir hedefim olduğundan dolayı böyle bir cümleyi sarfediyorum. Evet, sosyal bir ortamda sohbet edilen konuya herkes farklı yaklaşabildiği, bazılarının meseleye aynı pencereden bakabildiğine şahit olmuşsunuzdur. Böylesi sohbetlerde konuşan kişilerin hangi duygularda olduğunu keşfetmeye çalışırım. Bildiğim bir şey var ki; bizleri duyguların yönettiğidir. Konuşmacı olan kim olursa olsun duygusuna bakarım. Daha sonra sunduğu fikrin, yaklaşımın hangi duyguyu uyandırdığına bakarım. Biraz böyle meraklı bir kişiliğiniz varsa eğlenceli bir oyundur. Evet, devam edelim. Buradan sonrasında da bir sıçrama yapıp konuşmacıyı tanıyorsam inancının nasıl olduğunu gözlemlerim. İşte burada işler biraz karmaşıklaşır. Konuşmacının genel olarak yaşadığı duygu il...