Merhabalar, bugün ki yazı biraz farklı bir konuda olacak ama temelde ilişkilerimizi irdelemiş olacağız. Son yıllarda nöropsikolojinin gelişimi ile ayna nöronları çokça işitir olduk. Bu nöronların keşfi bizi çocuk yetiştirme konusunda yeni yaklaşımlara götürdü. Yeni bakış açıları kara pedagoji gibi kavramları da ortaya çıkardı. Yani çocuk eğitiminde ödül ve ceza kullanımının gerçekten sağlıklı olup olmadığına bakıldı ve sağlıklsız olduğu sonucuna varıldı. Dünya savaşları sonrası buhranların en azından barınma ve yiyecek ihtiyaçlarının karşılanması bizim neslimiz için ruhsal boyutlara bakabilme alanı sağlamıştır. Aslında savaş sonrası ruh bilimi teorileri hızla artmış, farklı farklı görüşler ortaya çıkmış, kimisi popüler olup aralardan sivrilmiş olabilir ancak ontoloji kaygısı hiçbir zaman hızını kesmemiştir. Bizim de nesil olarak karşılaşacağımız çok konu var. "Ben" olabilme kaygısı, hayatı anlamlı yaşama, tüketmekten üretime geçme, konfor alanından yaratıcılığa geçebilme gib...
balık karnında yaşar âşık. derdi kendi nefsinden belâdır.