
Ne varlığa sevinebiliyorum ne de yokluğa üzülebiliyorum. Araftayım yine… Arafta kalmak, beklemek... Üzülmekten daha mı iyi? Aslında beklemek çok uzak olduğum bir şey değil. Her geceme yaren olmuştu ama hastaya en kötüsü yine de gecedir. Gece olunca başlar ağrılar bir bir. Düşünceyle tutar elini bilinmezlere götürür. Kimi zaman bir kör kuyuya, kimi zaman çıkmaz bir yola, kimi zaman da bir denizin ortasına… Ağrılar dalga dalga gelir vurur yüreğe. Her seferinde biraz daha çok canını acıtmak istercesine birikerek gelir. Sabaha ulaşmak yine de zordur, uyuyabilirsen eğer. Sabah olunca zannedersin ki başka bir başlangıç seni bekler. Ama beyhude bekleyişin güneşin kaybolmasıyla yok olur yine. Günleri, geceleri saymazsın ama akıp gider zaman. Zamanla birlikte değiştim zannedersin, aklına bile gelmez sevdiğin. Sonra bir gün karşılaşırsın sokağın birinde. O an, işte o an söküp attığını zannettiğin şey karşına geçer. Bir ruhtur o, can veren. Karşısında ruhun bedeninden çekilir ve artık “ben” diye bir şey kalmaz.
Artık varsa yoksa “o”dur. Ölümün bir kez daha gerçekleşir böylece ve mevsimlerden kıştır artık kar yağmasa da. En iyi yaptığın şeydir sevmek. Zaten başka bir şey de yapamazsın. Hayatçığım! Şimdilik böyle bir haldeyim. Gerçi kime anlatıyorum ki. Beni yaşayan sensin…
01-09-2010
Yunus Emre KOÇAK
Artık varsa yoksa “o”dur. Ölümün bir kez daha gerçekleşir böylece ve mevsimlerden kıştır artık kar yağmasa da. En iyi yaptığın şeydir sevmek. Zaten başka bir şey de yapamazsın. Hayatçığım! Şimdilik böyle bir haldeyim. Gerçi kime anlatıyorum ki. Beni yaşayan sensin…
01-09-2010
Yunus Emre KOÇAK
Yorumlar
Yorum Gönder