Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kasım, 2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İlişkilerin "Dışarı" Özlemi

Merhabalar. Yazmaya biraz ara vermiştim. Konuların zihnimde toparlanması, kimisinin ruhumda şimşek çakmasını bekledim. Üzerine yoğunlaşabileceğim konular bulmak zaman istiyor. İlginç bir başlıkla karşınızdayım. Öncelikle erillikle kastedilen şeyin her bireyin içinde bulunan eril yanla ilgili olduğunu belirtmem gerek. Yani yazıyı sadece erkekler üzerinden tasavvur etmemenizi rica ediyorum. Kadın ve erkekte hem eril yanın hem de dişil yanın olduğunu, kişiden kişiye oranların değişebileceğini ifade etmem gerekir. Dışarı ile ilgili kastedilen şeyin ise ev hayatının dışında kastedilen, sosyal çevrenin bütününü kastediyorum. Evin güven ortamı oluşması adına kadın ve erkekte kaygıyla motive olan bir korku oluştu. Evliliğin "iyi" gitmesi adına yöntemler, taktikler, stratejiler ortaya kondu. Ev yaşantısını kaliteli ilişkilerle donatmak adına yapılan bunca çabadan sonra aslında arzu edilenin gerçekleşmediği görüyorum. Ev ortamı kaliteli ilişkilerden gücünü almak yerine tamamlanması ...

Öfkeyi Yaşamadan Şükür Mümkün mü?

Merhabalar. İçim biraz şişmişken yazıyorum. Bu konuyu öncelikle herkesle paylaşmayı düşünmediğimi söylemeliyim. Yani bu yazıyı okuyorsanız yine de zorlanmayacağınız anlamına gelmeyebilir. İhtimalen yazıyorum; sizin için çok kolay bir konu da olabilir. Görüşlerimi paylaşmayabilirsiniz. Benim görüşlerim de sadece bir görüş. Yani bir şeyleri temsil etmiyor. Bütün rollerimden sıyrılarak, insan rolümle bu konuyu sorguluyorum o kadar. Herhangi yaşanacak bir olumsuzluktan dolayı birileri yanaşıp şükretmek gerektiğini mutlaka hatırlatır. Acaba o ânın içinde öfkeliyken şükretmek gerçekten de yapılabilecek bir şey mi? Biz sanırım bir şeyi çok iyi biliyoruz, o da; birbirimizi bastırmak. Birisinin yaşadığı olumsuz olayın daha kötüsü illa ki bir yerlerde yaşanıyordur... Daha kötüsünü gören gözler için şükretmek daha kolay da olabilir tabi. Ama ya gerçekten herkesin sınavı başka ise, o zaman hemen şükretmek için pay çıkarmaya çalışmak samimiyetsizlik değil mi? Ne kadar samimi olur bir insan hem öf...

Ömür Dediğin Sağlıklıksız İlişkiler mi?

Sizi rahatsız edebilecek bir konu ile karşınızdayım. Merhabalar. Amacım birilerini yargılamak ya da suçlamak değil, ilişkileri anlamlı bir zemine oturtmaktır. Bir televizyon kanalında yaşlılarımızın yaşadığı zorlukları anlatan bir program var. Bu programı izlerken acı, hüzünlü bir hayat hikayesi ile karşılaşıyorsunuz. İnsanın etkilenmemesi, üzülmemesi hatta hüzünlenmemesi elde değil. Programın bir bölümünde bir dededin "Her çocuğuma birer daire aldım, her şeylerini eksik etmedim, şimdi huzurevindeyim bayram da bile gelmiyorlar!" sitemine takıldım. Evvela bu adamın çabasının görülmediği görülüyor. Sevgi, ilgi beklediği duyuluyor. Ancak aklıma takılan sevilmek, takdir edilmek için onca mal mülk almışken neden bunların yaşandığı? İçimden bir ses, dedenin baba olarak çocuklarıyla nasıl bir ilşki kurduğunu sorgulamamı istiyor. Belki de sağlıklısız bir ilişki vardı ihtimali üzerine düşünüyorum. Sevmek için mal mülke gerek yok. Hatta sevmek her şeyi kendi potasında erittiğine göre ...

Günün Birinde Bir Organda Bayrak Açıyor Duygularımız

Güzel umutlu günler dileyerek merhaba demek istiyorum. Bugün sizlerle paylaşmak istediğim konu temelde düşünce ile duygu arasına sıkışmış, belki bazı şeyleri anlamlandıracak bir ikilem. Aslında ânın içinde devamlı seçim yaparak yaşıyoruz. Gözlemlediğim kadarıyla sağlıklı olanı seçmek genelde zor olanı. Normallere bürüdüğümüz anormaller kendi sağlığımıza birer kör düğüm aslında ancak bunları görebilmek bile uğraş istiyor. Normal olup konfor alanında tükenmek varken insan neden cesaret yüklenip normal normal midir diye bakar ki! Yazılarımdan takip ettiğiniz kadarıyla düşünce akıl zeka gibi bilişsel becerilerden ziyade duyguları daha fazla savunduğumu bilirsiniz. Bu yazıda da bunu yapmaya çalışacağım yine. Bazen dertler öyle boğar ki kelimeler insanın boğazına tıkanır, göğsünde birikir taş gibi katılaşır. İşte o duygu yüklü kelimeler katılaştıkça daha da bir yük olur insana. Anlattıkça hafifleriz. Tabi karşıdakinin de dinlemeyi bilmesi gerekir. Durmadan size ne istediğinizi soran birisi...

Çocuğa Ulaşmak

Umutlarımızı yeşertmeye çalıştığımız kasvetli günlerden sizlere merhaba demek istiyorum. Tepki vermek, tepki verememek ve yok saymakla yorulduğumuzu görüyorum. Baş etme becerilerimiz yaşadığımız sosyal olaylarla zorlanıyor. Kimisinden güçlenerek çıkıyoruz kimisindende vicdan rahatsızlığıyla. Bu yazıda sizi bu konulardan biraz uzaklaştırmak istiyorum. Çocuklar her şeyi fark eder mi, onu konuşalım. Yaşadığım küçük ölçekli şehrin kronikleşmiş sorunları var. Psikodramanın kurucusu J. L. Moreno, bireyin ruhunun hastalanabileceği gibi toplumun da hastalanabileceğini ifade eder. Hatta bunun için bir önerisi de vardır; psikiyatri kişinin ruh sağlığı ile ilgilenirken sosyatrinin de toplumun ruh sağlığıyla ilgilenmesi gerektiğidir. Bizi hastalandıran virüslerden biri de çocukların “küçük” oldukları için hiçbir şeyi farketmemeleri, hiçbir şeyden anlamamalarıdır. Bunun yansıması olarak ailede bir birey gözüyle çocuğa bakılmaz, fikri sorulmaz. Aile “büyükleri” her şeyin kararını alır, çocuğun da b...

Hüznün Huylanışı

Merhabalar, ağaçların renk cümbüşüne döndüğü şu sonbahar mevsiminden sizlere kucak dolusu sevgiler. Bugün biraz kelimeler üzerinde dans edip spontane bir yazı yazmak istiyorum. Her gün ilişkilerin nasıl da laçkalaştığını konuşur olduğumuz şu günlerde sanki bütün ilişkilerimizi sel yatağına imar etmişiz gibi bir düşünce kafamda dolanıp duruyor. Daha önceleri ilişkilerde imara açmadığımız bakir toprakları şimdilerde geçer akçe ne ise onunla talan eder olduk. Mutluluğu bir müteahhit hırsına çevirdik sanki. Fazla para, güç devşirmekten omuzlarımız kaskatı oldu. Bir sınırsız özgürlükte koca okyanusa kafa tutan Titanik gibiyiz. Bazen düşünüyorum gerçekten o kadar güçlü müdür hırsımız? Ve ne durdurur bu mutluluğa susuzluğumuzu? Çok pesimist görünebilirim ancak gözlemlediklerimden arta kalan genelde yoğun bir yorgunluk oluyor; gönül yorgunluğu. Kimin ne gerçekliği yaşadığını düşünmek beyin sancısı bir durum. Senelerdir şunu bilirim ki hep başkaları bize oyun oynamış, üzerimizde strateji den...