
Öncelikle neden bu sohbet-yazı karışımı bu şeye ihtiyaç duydum onu anlatayım. Klişe haline gelmiş olan "Artık buluşup da şöyle bir yüz yüze sohbet edemiyoruz!" gibisinden bir sitem yüzünden buradan yazmaya karar vermedim. Yüz yüze oturup sohbet etmeyi hala seviyorum ve sohbet ettiğim birçok arkadaşım var. Ancak internet gibi iletişim ağından da faydalanmamak açıkcası acımasızca geldi. Ben biliyorum ki, onca kitabın anlatmadığını can arkadaşınızla yaptığınız bir sohbet ortaya çıkartabilir. Mesleğimin 5'inci yılını doldurmak üzereyim. Farkettiğim şey insanlarla güzel sohbeti yakalamanın ilişkilerde çok yapıcı etkisinin olduğudur. Hiç unutmuyorum, bir ilkokula görevlendirme gittiğimde çok gerilmiştim. Okulda çalışan öğretmenlerin yaşlarının büyük olması bende paniğe sebep oldu. Malum işim gereği öğretmenlerle işbirliği sağlayacak seviyede iletişim kurmam gerekiyor. Ki aslında hayatı doldurmanın önemli bir kuralı oldunu düşünürüm. İlk gün biraz şirinlik yapsam diye düşünmedim değil. Ama ortalama boydan daha uzun olduğum için bu şirinlik herhalde hoş durmayacaktı. Ben bu düşüncelerle titrerken okul idaresine uğradım ve bu okula görevlendirildiğimi söyledim. Müdür yardımcı gayet sıcak kanlı karşıladı ve müdür beyin toplantıda olduğunu birazdan gelebileceğini ifade etti. Ben de odada beklemek yerine bahçeye çıktım. Atatürk büstünün yanına iliştim ve yanımda getirdiğim kitabı okumaya koyuldum. Bir yandan sıcak çöktükçe gözlerim yavaşladı tabi. Sonra bir ses; "Kitap okuyorsunuz ne güzel, ben de çok severim kitap okumayı." Müdür bey gelmiş biraz izlemiş beni. Ben kendimi tanıttım. Biraz sohbet ettikten sonra öğretmenlerle tanışmak için öğretmenler odasına gittik, tanıttı beni. Zil çaldı, herkes yavaştan derse gitti. 4'üncü sınıflardan birini okutan bir öğretmenle öğretmenler odasında kalakaldım. Ders İngilizce olduğu için branş öğretmeni girmiş derse. Ben biraz sesimi kontrol ederek sohbet açmaya, daha da vahimi kendimi tanıtmaya çalıştım. Duruşumu, ses tonumu, vurgularımı o kadar özenle kullanmaya çalışıyorum ki sormayın gitsin. Arada da gayet ilgili bir şekilde dinledim elbette. Arada bazı konularla ilgili fikirlerimi ifade ettim ki ben bunlara biraz saldırı düşünceleri diyorum. Karşıdan kabul gördükçe sohbet koyulaştı tabi ki. Zil çalmaya yakın öğretmenimin "Yahu senin sohbetin ne güzelmiş, ses tonun falan sakinleştiriyorsun insanı!" demesi doğru yolda olduğum inancını iyice pekiştirdiği için keyiflendikçe keyiflendim. Sonra o sohbet benim reklamımı yaptı, inanılmaz bir şekilde. Dikkat ettiyseniz öğretmen diye bahsederken öğretmenim diye bitirdim. Her sohbetin insanlarda birer aitlik parçası bıraktığına inanırım. Belki bir şehirlerarası yolculukta yaptığınız bir sohbet de yıllar sonrasında karşılaştığınızda sizden birer parça sunabilir. Siz okudukça benim bir yaşantım artık sizin bir yaşantınız haline geldi bile. Başka bir yazıda hayatı paylaşmak dileğiyle, mutlu kalın.
Yorumlar
Yorum Gönder