Ana içeriğe atla

Dilemma

Düşünce artığı onca zaman, kızarak, öfkelenerek, suçlu arayarak, rahatlayıp varlık sahasında üstün insan nâraları atarak gençliği hebâ etmişim. Doğrudur. Istenilen aşksa, putlar yaratıp bunca yıl, mazide silik kadın silüetleriyle çıkmaz sokaklarda kısılıp kalmanın mânâ aleminde -hayra ulaştırmayacaksa- pek bir anlamı yok. İstediğimiz her şeyi kimden istediğimiz, hatamız apaçık ortada. Üzgünüm. Kendime dürüst olmadığım, bazen de olamadığımın pişmanlığıyla zayıflığı ellerime alarak sunuyorum işte. Kabul buyurursa kudretinden kuvvetlendirir. Rabb'in karşısında zayıfım. Bilinen gerçeği avuçlarında hissediyorum. Bilmekle, varlıkla birlikte sarhoş olup bilmemek arasında çok fark varmış. Yaşamak, bilmektsen bir kez daha üstün oldu. Değişmem gerekiyor. Ama nerden nasıl başlayacağım konusunda yine yalnızlık çekiyorum. Hani diyorum bazen, anlatsam derdimi anlayan olur mu? Şimdiye kadar da pek çıkmadı işin açığı, korkuyorum artık. Elzem bir durum ki, anlayan yok. Kapana kısılmış yalnızlığımda, gökten mucize bekler buluyorum kendimi. Yanlış. Yanlış ki, insan kaderini değiştirebilir diye biliyorum. Allah'ın rızık kapılarını aramak gerektiğine inanıyorum. Veya epeyce yalnız kalmanın etkisiyle garip bir alem kurdum kendime. İçimde her daim iki ses çatışıyor birbiriyle. Ben sanki ortalarında, bir ona hak veriyorum bir ona. Hatta bazen her ikisine de hak veriyorum. Bir dış sese ihtiyacım var. Beni karanlıklar içinde aydınlatacak. Belki yıllar sonrasında huzurlu uyuyabileceğim. Artık çatışmalardan, bağrışmalardan  o kadar çok uzaklaşmak istiyorum ki, ünlü ressamın ıssız adalara kaçması gibi uzak olmak istiyorum. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Penzberg Günlüğü

Uzun bir aradan sonra tekrardan merhabalar. Bugün sizlere daha önceden kaleme almadığım bir türde yazı paylaşacağım; gezi notları. Ara tatilde Almanya'nın güneyine kısa bir gezi yaptım. Gezide gördüklerimi, gözlemlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Umarım zihninizde güzel bir yolculuk olur. "İnsanlara gemi yaptırmanın yolu onlara marangozluk öğretip görev vermek değil, engin denizlerin özlemini aşılamaktır". Saint Exupery Yolculuğum Sivas'tan İstanbul'a uçak seyahtiyle başladı. Yeni yapılan İstanbul Havalimanı inanılmaz derecede büyük ve içerisi alışveriş merkezlerinin bulunduğu kocaman bir çarşı... Her milletten insanla karşılaşıyorsunuz. Değişik bir iklime sahip. İnsan seli deamlı bir yerden bir yere yürüyor. Dinlenme sayılacak bir bekleyişten sonra Münih uçağına geçtik. Bizim uçak D11 kapısındaydı. D harfinde toplam 17 kapı var. Diğer kalan harfleri de çarpıp toplarsanız kasttetiğim havalimanının büyüklüğünü tahayyül edebilirsiniz. Münih uçağından aklımda kal...

Innsbruck Günlüğü 1. Bölüm (Şehir)

Gezi yazısının ikinci kısmından merhabalar. Bu yazıda size Avusturya'nın Innsbruck şehrini anlatmak istiyorum. Inns nehri yanında bulunan şehrin, isminin ikinci kısmı köprü anlamına geliyor. Innsbruck'u beni akrabam sevgili Zekiye BALDIK gezdirdi. Yol boyu şahane sohbeti ve şehirlere ait fantastik bilgileri sayesinde çok güzel bir gezi oldu. Almanya'dan Alp Dağlarını aşınca hemen Avusturya'ya geçmiş oluyorsunuz. Büyüleyici göl manzaraları, dağ manzaraları ve tarihi birçok mekanı görme şansım oldu. Gittiğimizde hava kapalıydı. Normalde bu mevsimde haftalar süren kapalı havaya ben bir gün denk gelmiş oldum. Benim için farklı bir fırsat kapısı oldu; Swarovski müzesi ve Schloss Ambras'ı (Ambras Kalesi) gezme şansım oldu. Ki çocukluk hayalimdir müze gezmek. Beni çok büyüler. Tabi bu iki müzenin dışında şehir merkezini de turladık. Bir binanın çok ilginç bir yanı varmış, gözlerimiz büyülendi, The Golden Roof (Altın Çatı). Binanın bir kısmında bulunan çatı, saf altından ya...

Gerçekten Duygu

Uzunca bir süreden sonra merhabalar. Umarım geçen süre içinde güzel vakit geçirmişsinizdir. Bu yazıda yaşam ve gerçeklik üzerine bir şeyler yazmak istiyorum. Tabi ki olmazsa olmazım duygular üzerinden bahsedeceğim. Son zamanlarda zihnimi işgal düşünce; "yaşam, gerçekliğe ulaşma, gerçekliği yaşama savaşıdır". Duyguların ve mantığın arasında gidip gelirken en fazla eğilimin mantıklı davranma, yaşama üzerine olduğunu görüyorum. Mantıktan kaideler, mantıktan planlar kuruluyor ama dışarıdan bakıldığında da her şey mantıksız görünüyor. Birçok felsefe, psikoloji ve psikiyatri ekolü algı üzerinde dönüp dolanıyor. Felsefe algıladığımız dünyanın gerçek olup olmadığıyla tartışırken, psikoloji bilimi algıları kabul edip yönetilebileceğini açıklamaya çalışıyor. Nöroloji ekolleri de algının nöral ağları üzerinde deneylerle ispat peşinde. Üç görüşü de eleştiriyor değilim. Üçünden de beslenildiğinde gayet sağlıklı bir sonuca gidilebilir. Gerçekliği algılamamızı engelleyen bir şeyler var; duy...