zamane kadını dedi aşık, ne de çok kayıp kendi ruhunda. dünya diyor da başka bir şey demiyor. yüzyılın aşıkları hep bundan sınav edildi. dayanır mı dayanmaz mı... gitti geldi, aradı buldum zannetti, sağa baktı sola göz yumdu, yok işte, yok. aradığı, bulamadığıydı. sabır hepten duvar yıkıcı korunmak üzere yapılan. kaçsa aşık, nereye kadar? dünya küçük ve dönüyor bir tarafa. kafası da gönlü de karışık, bu sefer de sevgi dilenmeye başladı. kaf dağının dibine çöken sisler gibi neresi dağ neresi aşılacak yamaç kayboldu. oturdu eteklerine dağın, bekleyeyim bari dedi. oysa ki bekleyenin maşuk olması gerekmez miydi? yüzyıl nasıl da ters düz etmiş seveni sevileni, arayanı bekleyeni... ne olursa olsun eğrelti geldi her şey. olsundu da zaten. bari o kendini bilsin. unutma kendini aşık! unutma ki hepten de eritmesin zaman. et ve kemik olmasın maşuk. yazdırsın şiirler kendini, şarkılar anlamlansın... bütün karşıcılara rağmen doğru dediğimiz aşık, doğru. günün hayrola, sözün meşk...
Uzun bir aradan sonra tekrardan merhabalar. Bugün sizlere daha önceden kaleme almadığım bir türde yazı paylaşacağım; gezi notları. Ara tatilde Almanya'nın güneyine kısa bir gezi yaptım. Gezide gördüklerimi, gözlemlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Umarım zihninizde güzel bir yolculuk olur. "İnsanlara gemi yaptırmanın yolu onlara marangozluk öğretip görev vermek değil, engin denizlerin özlemini aşılamaktır". Saint Exupery Yolculuğum Sivas'tan İstanbul'a uçak seyahtiyle başladı. Yeni yapılan İstanbul Havalimanı inanılmaz derecede büyük ve içerisi alışveriş merkezlerinin bulunduğu kocaman bir çarşı... Her milletten insanla karşılaşıyorsunuz. Değişik bir iklime sahip. İnsan seli deamlı bir yerden bir yere yürüyor. Dinlenme sayılacak bir bekleyişten sonra Münih uçağına geçtik. Bizim uçak D11 kapısındaydı. D harfinde toplam 17 kapı var. Diğer kalan harfleri de çarpıp toplarsanız kasttetiğim havalimanının büyüklüğünü tahayyül edebilirsiniz. Münih uçağından aklımda kal...
Yorumlar
Yorum Gönder