Merhabalar. Kışı sevenlerin sevmeyenlerin, kar yağsa virüsler kırılacak, nerde o eski kışlar diyerek tekrar yaşanmak istenmese de özlenilen günlerin konuşulduğu aylara geldik sanırım. Geçmişi özleyen yanımızla, onu tekrardan yaşamak isteyen yanımız beynimizin çok da komşu olmayan farklı yerlerinde ikamet ediyor sanırım. Şu günü, ân'ı yaşamayı pek istemiyoruz sanki. Bugün "hüznün huylanışı"na devam yazı niteliğinde bir konuyu yazmak istedim; anlayışsız duvarlar. Yine biraz kelime oyunu yapmayı istiyorum ve zihnime hücum eden bir metaforu da hemencecik yazıya dökmeyi planlıyorum. Her insan kendinde bir dünyadır derler. Bazen bu dünyaların birbirine kaç ışık yolu uzaklıkta olduğunu düşünür, kendi zihnimde atıp tutmalı bir oyun oynarım. Birinin söylediğinin diğerinin atmosferine girmesi, işitilmesi, anlaşılması ve karşı cevabın gönderilmesi günler alabiliyor. Dışarıdan görünen öfke, sanki sözün atmosfere temasıyla oluşan sürtünmenin ateşi gibi görünür gözüme. Her insanın çek...
balık karnında yaşar âşık. derdi kendi nefsinden belâdır.