zamane kadını dedi aşık, ne de çok kayıp kendi ruhunda. dünya diyor da başka bir şey demiyor. yüzyılın aşıkları hep bundan sınav edildi. dayanır mı dayanmaz mı... gitti geldi, aradı buldum zannetti, sağa baktı sola göz yumdu, yok işte, yok. aradığı, bulamadığıydı. sabır hepten duvar yıkıcı korunmak üzere yapılan. kaçsa aşık, nereye kadar? dünya küçük ve dönüyor bir tarafa. kafası da gönlü de karışık, bu sefer de sevgi dilenmeye başladı. kaf dağının dibine çöken sisler gibi neresi dağ neresi aşılacak yamaç kayboldu. oturdu eteklerine dağın, bekleyeyim bari dedi. oysa ki bekleyenin maşuk olması gerekmez miydi? yüzyıl nasıl da ters düz etmiş seveni sevileni, arayanı bekleyeni... ne olursa olsun eğrelti geldi her şey. olsundu da zaten. bari o kendini bilsin. unutma kendini aşık! unutma ki hepten de eritmesin zaman. et ve kemik olmasın maşuk. yazdırsın şiirler kendini, şarkılar anlamlansın... bütün karşıcılara rağmen doğru dediğimiz aşık, doğru. günün hayrola, sözün meşk...
balık karnında yaşar âşık. derdi kendi nefsinden belâdır.