Her şeyin basit olduğu varsayımı hayatın bir saniyesiyle yıkılabiliyor. Kolaylaştırmıyoruz hiçbir şeyi. Doğanın sadeliğini bile karman çorman yapmanın peşindeyiz. Sevmediğimiz ne varsa onu yeşertiyor, büyütüyoruz. Mevsimi olmayan şeyleri yaşatıyoruz birbirimize, her gün kendi deviniminde doğan-batan güneşe karşılık. Hayatın müziğini kaoslaştıran kızgınlıklarla, nefretle, hırsla kendi yıkımımızı hızlandırıyoruz. Fena yıkıldık. Fena yalnızlaştık. Kavga ettikçe kaybettik. Kendi tükenmişliğimize zemin hazırladık işte. Başka dünyalar, başka başka saadetler uzaklarda artık. En uzak notanın garip çınlaması gibi kaldı, mutluluk. Neyle mutlu olacağını bilmeyen bir toplum düşünün, paylaşmaktan aciz, kendi çöküşüne gözleri kapatan. Kendi evinin her tarafına tuzaklar yerleştiren bir arsız gibi. Modern zaman! Evet, adı ile mide bulandıran, modern zamanlardayız. Kinle, nefretle, bulantılarla asriyiz. Beyinlerimiz bilgi kusuruyor, dillerimiz tetikte. Övüncümüz, aşırılık! Eskiden elektriğin kesilmesin...
balık karnında yaşar âşık. derdi kendi nefsinden belâdır.