böyledir işte dünyada yaşamak. bütün hezeyanlar, buhranlar birbirine girmiş mefhumlardandır. muvazene yıkılmış ve idrak sıfırlanmıştır. uyuşmanın, uyuşturulmanın bariz bedeli büyümek değil, sahip olunamayan dünyada yaşlanmaktır. nesil olarak hiçbir şeyin içinde olmadık ama dışında da olmadık. ne hakk arayışı içinde olduk ne de yanlışa yanlış diyebildik. birlikte hareket etmenin sağlamlığını değil de şüpheleri takıldı kafalarımıza. neyin doğru, neyin sahih bilgi ve kabul göreceği hep birilerinin gizinde. biz ise, sürüklenen bir nesliz. bunun için kendimize kızmamızın ya da bizi yetiştiren nesle sebebi yüklememizin hiçbir faydası yok. aslolan tahkik edebilen bir nesilse geçmişimize ve şimdimize baktığımızda sınıfta kalmış gibiyiz. gelecek, daha yaşanmadı. değişmek için belki bir belâ ya da musibet gerekli. gökten vahiy inmeyecek artık bizim kendimize gelmemiz için. elimizdekiler, aslında unuttuklarımız, unutturulanlar. sarılacağımız gelecek bizi galeyana, buhrana sürükleyen insanların ...
balık karnında yaşar âşık. derdi kendi nefsinden belâdır.